DeepSeek Konuşulmayan Gerçekler ve Yapay Zekada Yeni Bir Dönem
Merhabalar. Bugün size DeepSeek hakkında birkaç satır yazmak istiyorum. Özellikle “konuşulmayan” yönlerini ve dile getirilmeyen noktaları ve bu açıklamaların nasıl ortalığı karıştırdığını anlatacağım. Bu yazıda teknolojik tartışmalar, siyasi dinamikler ve ekonomik etkiler üzerine bir analiz bulacaksınız.
Bu konular havalı olduğu için iyi analiz edip süzgeçten geçirilmesi gerekiyor. Piyasadaki söylentilere göre, Nvidia ve yapay zeka bir balon ve bu kadar yüksek işlem gücüne gerek olmadığı. DeepSeek’in bu balonu patlattığı iddia ediliyor. Bu görüşe kısmen katılıyorum çünkü bence de yapay zeka bu kadar yüksek işlem gücüne gerek olmadığı kanaatindeyim. Tıpkı geçmişte bazı oyun firmalarının ekran kartı satmak için yapay gereksinimler dayatması gibi, burada da benzer bir manipülasyon olduğunu düşünüyorum. Ancak şu da bir gerçek Nvidia’nın işlemcilerine ihtiyaç duyuyoruz ve yapay zekaya yatırımı ve vizyonu, sektörün temel taşlarından biri olmayı sürdürüyor. OpenAI gibi şirketler olmasaydı, bugün DeepSeek’i konuşuyor olamazdık.
Diğer taraftan yapay zeka henüz emekleme aşamasında. Derin öğrenme modellerinin karmaşıklığı arttıkça, işlem gücüne olan ihtiyaç da artacak. Ancak DeepSeek’in gösterdiği gibi optimizasyon ve verimlilik, maliyetleri düşürmede kritik rol oynayacak gibi görünüyor. DeepSeek’in 6 milyon dolarlık düşük bütçesi, açık kaynak olması ve rakiplerini sollayan başarısı, sektördeki dengeleri alt üst edebilir. Diğer firmalar, “Bu iş bu kadar ucuza ve düşük donanımla olmaz!” diyerek karşı çıkması “milyarlarca dolar olmadan yapılamaz” savını çürüten bir hamle oldu. Ancak herkesin ortak kabulü, DeepSeek’in en verimli ve başarılı model olduğu. Özellikle mantık yürütme, konuyu insan gibi anlatması ve diğer yapay zekalarda gördüğümüz halüsinasyon etkisi, yani bir konu hakkında bilgisi yok ise uydurması ve sen uydurduğu bilgi ile uğraşırken uydurduğunu anladığında ve uydurduğunu söylediğinde “evet haklısın özür dilerim” deyip tekrar uydurmaya devam etmesi çok kötü bir durum. DeepSeek’te ise bilmiyor ise bir cevap var ama emin değilim bilgisini veriyor. Buda bize insani bir davranış hissiyatını veriyor. Burada rakiplerinden bariz şekilde ayrışıyor.
Bu işin bir de jeopolitik boyutu var. Amerikan Ticaret Bakanlığı ABD’li şirketlerin Çin menşeili modelleri (DeepSeek gibi) yapay zeka geliştirmede kullanılmasından endişeli. Amerikan Ticaret Bakanlığı’nın bile itiraf ettiği bir gerçek: “Çin’i durduramadık, kendi şirketlerimizi de rehavete sürükledik.” Amerikan şirketleri, Çin’in ambargolara rağmen nasıl bu kadar hızlı ilerlediğini sorgularken, Çin’in “kısıtlamalar bizi güçlendirdi” söylemi dikkat çekici. Çin, bu durumlara rağmen inovasyonda öne geçti ve ABD’li şirketler “Biz olmadan bu iş olmaz!” kibriyle hareket ederken, DeepSeek onlara tokat gibi bir cevap verdi. DeepSeek’in arkasındaki Çin menşeili teknoloji, ABD’de endişe yaratıyor. Çinin bu noktada bu işi bu kadar kısa sürede ve başarılı bir şekilde yapması Amerikalı yatırımcılar tarafından bu şirketlere bir baskı olacak ve bak bu iş bu kadar kısa bir sürede yapılabiliyor sen de bu paraya şu sürede yap diyecekler. Buda orada bir daralmaya sebep olacak ve teknoloji gelişimini yavaşlatacaktır. Çin’in bu hamlesi, inovasyonun coğrafya veya siyasetle sınırlı olmadığını kanıtlıyor. Ancak Batı’nın yapay zeka liderliğini kaybetme korkusu, teknolojiye erişimi daha da kısıtlayabilir. Bu da küresel ölçekte bir “yapay zeka bölünmesine” yol açabilir.
Bir başka konu ise Deepseekin piyasaya duyurulma zamanı. ABD borsalarında DeepSeek’in açıklaması sonrası 1 trilyon dolarlık değer kaybı yaşandı. İlginç olan, bu açıklamanın şirketlerin “yasak dönem” (hisse raporlama öncesi sessizlik) aralığına denk gelmesi. Çin, stratejik bir hamleyle ABD şirketlerini savunmasız yakaladı. Şirketler bu durum karşısında borsalarının değer kaybetmesi konusunda hiçbir açıklama yapamıyorlar ve sadece izlemek durumunda kalıyorlar. Şuan yapay zekaya sırtını dayamış, yapay zekanın yükselişi ile hisse senetlerinin yükselişini üzerinde geleceğini planlayan şirketlerin neredeyse tamamı hisseleri değer kaybetmesi ile çökmüş durumda. Yapay zeka balonunun patlaması, aslında 8 aydır konuşulan bir riskti. ABD’li şirketler Ne klasiktir ki 2030’a kadar 400 milyar dolarlık bir pazardan pay kapma peşindeyken bu durum olana kadar 🙂 fena patladılar. Nvidia tarafında ise Jensen Huang’ın megastar gibi imza dağıttığı günler geride kalabilir.
Ama şöyle bir gerçekte var. Nvidia hiçbir zaman değerinin yüksek olması ile ilgilenmedi. Şirketlerin değeri karlılıkları ile doğru orantılı değil. Şirket ne kadar kar ederse hisse senetleri o kadar değerli hale gelmiyor. Nvidia’nın vizyonu yıllardır yapay zeka geliştirme üzerine ve sektöre katkıları ve yenilikleri inanılmaz seviyede. DeepSeek in bu hamle ile jeopolitik rekabetin teknoloji piyasalarını nasıl manipüle edebileceğinin bir kanıtı. Ancak balonun patlaması, sağlıklı bir düzeltme olarak da görülebilir. Gerçek değer üreten şirketler ayakta kalacak, spekülatifler elenecek.
Son olarak kısaca bir bilgi daha vermek istiyorum. Ekran kartı belleklerinin (VRAM) önemi, büyük ölçüde yapay zekânın çalışma prensibiyle doğrudan ilişkilidir. Büyük dil modelleri, kullanıcının önceki yazdıkları ile yeni girdileri ilişkilendirebilme için yüksek VRAM kapasitesine ihtiyaç duyar. Bu modeller, yazmaya devam ettikçe geçmiş verileri (“daha önce bunları yazmıştın”) referans alarak demek ki biz (“bu konudan devam ediyoruz”) ve konuyu geliştiriyoruz düşüncesi ile daha kaliteli çıktılar üretebilmek için sürekli olarak geçmiş verileri analiz edip yeni girdilerle harmanlaması gerekir. İşte bu süreç, ekran kartı belleğinin ne kadar kritik olduğunu gösterir. VRAM kapasitesi arttıkça, dil modeli geçmiş bağlamları daha fazla depolayabilir, bunları yeniden yorumlayabilir ve böylece daha tutarlı, gelişmiş sonuçlar sunabilir.
DeepSeek, yapay zekada ezber bozan bir aktör. Düşük maliyet, verimlilik, açık kaynak, erişilebilirlik ve insani yaklaşımıyla küresel rekabetin simgesi haline geldi. ABD-Çin rekabetine yeni bir boyut kattı. Yapay zeka artık “büyük oyuncuların tekelinden” çıkıyor. DeepSeek gibi modeller, küçük şirketlere ve bireysel geliştiricilere ilham verebilir. Ancak bu açılım, devletlerin regülasyonlarıyla dengelenmezse, kaotik bir ortam doğabilir. Sonuç olarak, insanlık tarihinin en hızlı evrilen teknolojisinde yeni bir sayfa açılıyor. Ancak şu soru hâlâ geçerli: Bu başarı sürdürülebilir mi? Göreceğiz.
Şimdilik bu kadar tekrar görüşmek üzere.
Yazar : Ethem Çetinkaya